Gelmiş Geçmiş En Efsane 10 Yabancı Dizi
Bu yazıya hangi giriş cümlesiyle başlayayım net bir karar veremedim ama sanırım şunu seçeceğim: Bu listede Game of Thrones bulunmuyor ve “hayatımda izlediğim en muhteşem en efsane dizi Game of Thrones arkadaş” diyen biriyseniz bu liste kesinlikle sizlik değil ancak aşağıdaki kısa videoyu izleyebilirsiniz.
Gelmiş Geçmiş En Efsane 10 Yabancı Dizi
Bonus (10): South Park
Efendim 10. sıra için uygun bir dizi bulamadık açıkçası, eksik olursa olmaz diyebileceğimiz yetişkinlere animasyon South Park’ı bonus olarak veriyoruz. Eric Cartman ve arkadaşlarının maceraları olmasaydı, büyükler başka bir animasyon izler miydi? Sanırım hayır…
9. The 4400
Durduk yere ortadan kaybolmuş 4400 kişi, bir gün ansızın geri dönüyor ve kayıp oldukları süre zarfında neler olduğunu hiçbirisi hatırlamıyor. Ardından olan olaylar, bilim kurgu kavramını layıkıyla yerine getirmese de, bu arkadaşların doğaüstü güçleri ve anarşist eylemlere kalkışmaya başlıyorlar çünkü diğer insanlardan üstün olduklarını düşünüyorlar. Keyif alıyor musunuz izlerken? Evet alıyorsunuz, deneyiniz…
8. The Walking Dead
Efendim ilk sezonda zombiler tamam iyiydi, ikinci sezonda da idare ettik ama üçüncü sezonda artık yeter dedik hep aynı hep aynı diyen çok insan var. Ancak AMC tarafından ekranlara getirilen bu dizi, gerek atmosferi gerekse oyunculukları ile gerçekten muhteşem bir yapım. Bölümü izlemeye başladığınızda sizi olayların geçtiği yere götüren türden bir tınısı var ve hissiyatı yansıtabiliyor. Konuyu bilmeyen varsa eğer (zor ama) tahmin edersiniz ki zombiler, yok olmaya yüz tutmuş bir dünya ve zora düşünce ne yapacağı belli olmayan tamamıyla tabiat değiştiren insanoğlu var. Paranoya sorunlarınız var ise, veya insanlara güvenmekte zorluk çekiyorsanız bu dizi size iyi gelmeyebilir, bizden uyarması.
7. Revolution
Yine yok oluşun eşiğine gelmiş bir dünya, yine küresel bir felaket ve yine ABD baş rolde. Bir gün elektrik bir gitme gidiyor, bir daha gelmemek üzere. Ardından yaşananları ise inanın fazla hatırlamıyoruz ancak doğaüstü güçler, sürükleyicilik ve gizem arıyorsanız hiç vakit kaybetmeden başlayabilirsiniz.
6. Dexter
Aslında polisiye diziler hep aynı tadı verir. Bir dizinin baş rollerinde bir dedektif ve onun ortağı yer alıyorsa, bunlar şimdi katili arayacaklar kesin dersiniz muhakkak ve her bölüm katil aramaktan bıkarsınız. Dexter, polisiye sayılabilecek bir dizi ancak az önce bahsettiğimiz bakış açısının tam tersine yönelik işliyor. Dünya’nın adaletine inanmayan bir kahramanımız var ve suçluları kendi yöntemleriyle cezalandırıyor. İş arkadaşları olan polisler ise onu arıyor… Dizide, Dexter’ın iç sesinden konuşmalar bolca var ve bunlar gerçekten ayrı bir tat katıyor. Şiddet var hatta çoğu zaman vahşet var. Sevmiyorsanız tavsiye etmiyoruz.
5. Breaking Bad
Listede olmasaydı gerçekten büyük bir boşluk yaratırdı. Kansere yakalandığını öğrenen ve hastalığı çok ilerlediği için öleceğini anlayan kimyager bir amca, ölmeden önce büyük geçim zorluğu çeken ailesine güzel bir parayı miras bırakmak için uyuşturucu imal edip satma işine girer. Yanına da, eskiden öğrencisi olan ve diziye büyük bir keyif katan Jesse’yi alır. Gerisi yükseliş, alçalış, ibret ve diğerleri… Dizide hoşunuza gidecek bir kaç karakter daha var, bunlardan birisi Saul adlı avukat diyelim ve bitirelim…
4. Fringe
Bilim kurgu sevdiğinizi biliyoruz. Gizem de seviyor musunuz? O halde Fringe izleyin… Her bölüm farklı konu işleyen dizileri bilirsiniz, bu da onlardan sayılabilir ancak bir şey var ki bölümlerdeki konular ve kişileri farklı olsa da ana konu sürekli orada ve ona tutunarak izlediğinizde gerçekten büyük keyif alıyorsunuz. Paralel evrenler hakkında güzel, üçüncü sezona doğru iyice hızlanan ve Walter Bishop karakteri ile müptelası yapan harika bir dizi.
3. Spartacus
Başta çok fazla cinsellik içerdiği için yanlış yorum yapabileceğiniz, kalitesiz diye düşünebileceğiniz, öyle dizi mi olur deme gafletine düşebileceğiniz bir yapım Spartacus. Evet çok fazla cinsel öge içeriyor, bol bol sevişme var hatta eşcinsellik bile var ancak bu işlediği konunun, kaliteli oyunculuğun ve dizideki bütünlüğün önüne geçemiyor asla. İlk sezonun ortalarına geldiğinizde bunu gerçekten anlayacaksınız.
Dizinin konusu, kölelik ve gladyatörlük diyelim. Trakyalı arkadaşımız Spartacus, köle olarak Batiatus’un hanesine geliyor ve o dönemin tek eğlence kaynağı olan gladyatör dövüşlerinde dövüştürülüyor.
Ancak bu adamın yüreğinde taşıdığı gurur ölmek var dönmek yok türünde bir isyanın kıvılcımlarını daha ilk sezondan saçmaya başlıyor…
2. Prison Break
Michael Scofield, hapse düşen ve başkanın kardeşini öldürdüğü için idam cezasına çarptırılan kardeşi Lincoln Burrows’u hapisten kurtarmaya karar verir. Düzmece bir banka soygunu ile tutuklanır ve kardeşinin tutulduğu hapse gönderilir. Bir mimar olan Scofield, ne tesadüftür ki bu hapishanenin planını bizzat çizmiştir ve kardeşini oradan çıkarmak için gerekli tüm detaylar kafasındadır. Ancak hesaba katmadığı bir şey vardır, içerideki diğer insanlar…
Birbirinden ilginç ve izlerken keyif veren karaktere sahip olan Prison Break’de dikkatinizi şu kişiler çekecek; T-Bag, Abruzzi, Alexander Mahone, Sucre, C-Note, Brad Bellick ve Ajan Kellerman.
Eğer bolca boş vaktiniz yoksa, 10. bölümden sonrasını o gün izlemeyin, hafta sonuna ayırın. Çünkü 11. bölüme geçtiğinizde, sabahın ilk ışıkları açarken 1. sezonu bitirmiş olabilirsiniz…
1. Lost
Tamı tamına 6 sezon süren Lost, gerçek bir efsane olarak dizi furyasında kalıcı bir şekilde yerini almış durumda. Gizemi en derinden yaşatan ve yayınlandığı zamanda tüm dünyanın diline dolanan müthiş bir serüven diyebiliriz.
Çoğu kişinin ikinci sezondan sonra yeter artık diyerek bıraktığı ve bu kadar gizeme daha fazla katlanamam diyerek pes ettiği bir dizi Lost.
Dizide yer alan tüm karakterler ayrı bir keyif veriyor. Jack, Hurley, Sawyer, Kate, Sayid ve daha bir çoğu hafızanızda çok rahat yer edecek.
Konusu, bir uçak kazası sonucu ıssız bir adaya düşen bu arkadaşları işliyor. Bir süre sonra kurtarma ekibinin artık gelmeyeceğini anlayan kahramanlarımız, neler yapabileceklerini düşünmeye başlıyor ancak bu esnada da adada garip şeyler oluyor yani düştükleri yer kesinlikle normal değil…
Dizi boyunca araya giren flashback ve dördüncü sezondan sonra başlayan flashforwardlar sizi hem meraklandırıyor hem de olayın gizemini arttırıp konunun bağının çözülmesini sağlıyor… Saklanması gereken, toruna torbaya izletilmesi gereken bir dizi.